Ves Turizm Blog http://www.vesturizm.com.tr/blog 1999'dan Bu Güne Sat, 07 Mar 2015 15:07:27 +0000 tr-TR hourly 1 http://wordpress.org/?v=3.9.6 Bilgelik Vadisi görenleri büyülüyor! http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/bilgelik-vadisi-gorenleri-buyuluyor http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/bilgelik-vadisi-gorenleri-buyuluyor#comments Thu, 05 Mar 2015 08:47:18 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2901
Suların, dağların ve masalların coğrafyası… Yüksek tepeler, dev kayalıklar, derin kanyonlar, çağıldayarak akan nehir…
Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Kasımlar beldesinde derin kanyonlar dizisinin ilkine giren Köprüçay, Çaltepe (Bolasan) köyü önlerinde kısa bir süre için düzlüğe çıkıyor. Kasımlar’ın güneyindeki Fındık Mahallesi’ni geçince başlayan 22 kilometrelik kanyon, keşfedilmeyi bekliyor. Arka planda Dedegöl silsilesi yükseliyor.

 

Köprüçay, yolculuğu boyunca doğa harikası kanyonlardan geçiyor. Bu kanyonların en ünlüsü Köprülü Kanyon Milli Parkı içinde yer alan Oluk Köprü Kanyonu. Burada sayısız pınarların katkısıyla Köprüçay büyük bir ırmak haline geliyor ve kanyondan çıktıktan sonra yer yer çok sert akıyor. Bu özelliği Köprüçay’ın bu bölümünü en önemli rafting parkurlarından biri haline getiriyor.

Yörede geleneklerine en sadık yerleşim olarak bilinen Kesme’de düğünler de geleneklere uygun yapılıyor. Düğün süresince geçmişin renkleri canlanıyor. Son zamanlarda geçmişe duyulan ilginin artması gelenekleri daha da canlandırıyor. Örneğin gelinin at üzerinde köyde dolaştırılarak damat evine getirilmesi, 20 yıllık bir aranın ardından ilk kez Duygu ve Yasin Gürdal çiftinin düğününde uygulandı. Manisa’dan gelen gelin hayatında ilk kez burada ata bindi.

Duygu ile Yasin’in düğününde halen vazgeçilmeyen bir gelenek olarak Arap oyunları da sergilendi. Bu seyirlik oyunlar, yüzyıllar öncesinden süzülüp geliyor.

Köprüçay Havzası’nda Yörük-Türkmen kültürü hâkim. Kadınlar tarafından icra edilen bir müzik yapma biçimi olan, gırtlağın bir enstrüman gibi kullanıldığı “boğaz çalma” geleneği de bu kültürün ürünü. Ne var ki diğer birçok gelenek gibi bu da tamamen kaybolmak üzere. Gençlerin hiç bilmediği bu tekniğin son temsilcileri arasında Altınkaya köyünün Akarca Mahallesi’nde yaşayan iki yaşlı kadın, 73 yaşındaki Fatma Can (soldaki) ile 71 yaşındaki Gülistan Katter birlikte boğaz çalıyor.

Oluk Köprü Kanyonu’ndan büyük bir ırmak halinde çıkan Köprüçay artık rafting sporuna uygun hale geliyor. Burada rafting ağırlıklı akarsu sporları çoğunlukla yabancı turistlere hitap eden büyük bir sektör haline gelmiş.

Çaltepe önlerinde düzlüğe çıkan Köprüçay çok geçmeden tekrar dar kapızların içine sokuluyor.

Kanyonların dağlık bölümünde, Altınkaya (Zerk) köyünün çevresi “Adamkayalar” denen ilginç kaya oluşumlarıyla kaplı. Köylüler bu alanlarda inşa ettikleri çoban damlarında keçi besliyorlar. Ayvaini mevkiinde çoban kızlar keçi sağıyor. Sütçüler’e bağlı Beydilli’nin yakın zamana kadar araç yolu yoktu ve özgün evleriyle dikkat çekiyordu. Ancak köy büyük ölçüde terk edildiğinden bu evler yok olma tehdidi altında. Öte yandan köy Saint-Paul Yolu güzergâhında bir konaklama merkezi haline getirilmeye çalışılıyor.

 

Pisidia kenti Selge’nin üzerine kurulmuş Altınkaya köyü. Selge’nin muazzam tiyatrosu da Altınkaya köyünün tam kalbinde yer alıyor. Arka planda vadiyi gölgelendiren Bozburun Dağı yükseliyor.

Köprüçay Vadisi’nin aşağı çığırında, Serik’in Belkıs beldesinde yer alan önemli Pamhylia kenti Aspendos’a sukemerleri ile Köprüçay’dan su getiriliyordu. Roma devrine ait kemerlerin bir kısmı halen ayakta.

Köprüçay, Serik’e bağlı Boğazkent köyü yakınlarında sakin bir akışla tek ağızdan Akdeniz’e dökülüyor. Burada birçok balıkçı barınağı bulunuyor.

Kesme köyünde yeni gelin Zülfü Çakmak yöresel gelinliğini, gelenekler gereği bir süre üzerinden çıkarmayacak. Günlük işler sırasında bile gelinlik üzerinde olacak.

İsimsiz Kanyon’dan Köğes mevkiinde çıkan çay, Oluk Köprü Kanyonu’na girmeden önce bir “yerköprü”ye giriyor. Burada çay yatağını kapatan taş kütlelerinin arasından yeraltına inen çay 15-20 metre sonra tekrar yeryüzüne çıkıyor. Burası nehrin karşı yakasına geçilebilen doğal bir köprü.

Köprüçay’da serpme ağ ile balık da tutuluyor.

Restore edilerek araç geçişine açık hale getirilen Roma devri eseri tek kemerli Oluk Köprü kanyon çıkışında iki yakayı birleştiriyor.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/bilgelik-vadisi-gorenleri-buyuluyor/feed 0
Okyanus Dalgaları Dondu! http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/okyanus-dalgalari-dondu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/okyanus-dalgalari-dondu#comments Mon, 02 Mar 2015 08:44:54 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2890 Bu gördüğünüz manzara ABD‘nin doğu kıyısındaki Nantucket adasının sahilinde görüntülendi.

Aynı zamanda bir sörfçü de olan fotoğrafçı Jonathan Nimerfroh, hava sıcaklığının -7 dereceye düştüğü adanın sahilinde dolaşırken, dalgaların donduğu bu inanılmaz görüntü ile karşılaşıyor.

Hemen fotoğraf makinesine sarılan Nimerfroh, kıyıdaki donmuş dalgaları ölümsüzleştirme işine koyuluyor.

Herhangi bir fotoğraf hilesi olmayan dalgalar, kıyıya ulaşana kadar kalıplar halinde donuyor. Bu yüzden de ortaya böyle görüntüler çıkıyor.

Bize de keyifle fotoğraflara bakmak kalıyor…

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/03/okyanus-dalgalari-dondu/feed 0
Fethiye Kaş Kalkan Likya Turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/fethiye-kas-kalkan-likya-turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/fethiye-kas-kalkan-likya-turu#comments Sat, 28 Feb 2015 10:57:41 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2875 1.GÜN
23:00 Kızılay Atatürk Bulvarı No :81 Önünden hareket ediyoruz.belirlene diğer duraklardan misafirlerimizi alarak 1 haftalık kültür ve deniz turumuza başlamış bulunuyoruz.gece yolculuğumuzun ilk saatlerinde rehberimiz bölge hakkında ve tur seyriyle ilgili genel bir bilgi veriyor… bölgeye özgü türküler eşliğince yolculuğumuz devam ediyor…

2.GÜN
Ölüdeniz, Saklıkent, Tlos Antik Kenti, Yakapark, Belecekız Koyu,Yüzme Molası, Yamaç Paraşütü

FETHİYE

Fethiye, Muğla ilinin 13 ilçesinden birisi ve ilçenin yönetim merkezi olan şehir.

Kentin eski adı Meğri’dir. Bu adın, Rumların “uzak diyar” anlamına gelen Makri adlandırmasından türediği düşünülmektedir.

Özellikle turizm açısından gelişmiştir. 2014 yılındaki nüfusu 140,509′dur. Muğla’nın en büyük ilçesi ve Muğla merkezde dahil olmak üzere en büyük yüzölçümüne ve yerleşim alanına sahip ilçedir. Nüfus yoğunluğu açısından da Muğla merkez ve diğer ilçelerden büyüktür.

SAKLIKENT

Saklıkent Kanyonu, Antalya-Muğla sınırını çizen Eşen Çayının kolu olan Karaçay’ın oluşturduğu kanyondur. Suyun kolayca aşıdırabileceği Kalkerli arazide fay çatlaklarınında yardımıyla sarp ve derin bir kanyon oluşmuştur.Uzunluğu 18 km , yüksekliği 200 m’dir. En dar yeri 2 metreye kadar düşer. Eşen Çayının bir kolu olan Karaçayın debisi Kanyon çıkışında 14-17 m³/sn’dir.

Kanyonun tabanı şiddetli akan suyla dolu olduğundan, su içinden geçmek imkansızdır.Giriş kanyonun dik yamaçlarına demir çubuklarla tutturulan 200 metrelik tahta bir köprüyle yapılabilmektedir. Köprüden sonrasında oldukca soğuk olan güçlü Karstik kaynaklar bulunur. Yaz mevsiminde Fethiyelilerin piknik yeri olarak kullandığı alana yılda 180-210 bin turist gelir.

Kanyonun çevresinde 06.06.1996 tarihli Resmi Gazeteyle Saklıkent Milli Parkı ilan edilerek korumaya alınmıştır. 12.390 hektarlık milli park alanında Kaş ve Fethiyenin üçer köyü yer alır. Alanda görülen bitki topluluklarını yüksekliğe göre Maki, Kızılçam, Karaçam ve Sedir toplulukları oluşturur..

Akıntı çok şiddetlidir ve soğuk su akar. Antalya’nın batısında Patara’dan Kınık istikametine devam ederken Saklıkent sapağından 16km. Ksantos antik şehrine çok yakındır.

Kanyonun keşfi ise çok yakın bir tarihe dayanmaktadır. Rivayetlere göre bir çobanın keçisini buraya kaçırması sonucunda keçisinin peşinden gitmesiyle keşfettiği kanyon, çevre yerleşkelerde merak konusu olur. Çobanın burayı bildirmesinin ardından Çevre ve Orman Bakanlığı’nın Saklıkent’i Milli Park ilan etmesinden sonra, özel firmalarında da desteği ile Saklıkent bugünkü halini alır

ÖLÜDENİZ

Ölüdeniz, Muğla ilinin Fethiye ilçesine bağlı bir beldedir. Ölüdeniz kumsalı yüzde seksen iki oyla 2006 yılında Dünya’nın en güzel kumsalı seçilmiştir

Belde, turizm açısından oldukça gelişmiştir. Likyalılarda ışık ve güneş diyarı, Ortaçağ’da “Uzak Diyar” olarak tanınır, Anadolu’nun güneybatısında yer alan Teke Yarımadası’da bulunur. Türkiye’de bulunan deniz kulağı (lagün) oluşumlarından biridir.

Ölüdeniz, adı gibi durgun bir göl niteliğindedir. En fırtınalı günlerde Belceğiz kıyıları dalgalarla boğuşurken, Ölüdeniz’de sadece çırpıntılar meydana gelir.

Ancak durgun gibi gözüken Ölüdeniz, gözle görünmeyen üç nedenle kendini hemen her gün yenilemektedir. Bunlardan ilki, Ölüdeniz’de mevcut yoğun kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açıkdenize doğru bir akıntı yaratmaktadır. İkincisi, bu kaynak sularının yarattığı tuz farkından dolayı açıkdenizden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon oluşmasıdır. Üçüncüsü ise gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselir ve alçalır. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlamaktadır.

3.GÜN:
12 Adalar Tam Gün Mavi Yolculuk Tekne Turu, Yüzme Molaları, Ada Gezileri

12 ADALAR

Oniki ada ismini, Osmanlı Devleti’nın gayrimüslim bölgelerde uyguladığı yönetim şeklinden almıştır. 12’li denen bu sisteme göre her on hane birer temsilci çıkarır, bu temsilciler de aralarından bölgeyi yönetecek “12 kişilik bir ihtiyar heyeti” seçerdi. Türkçe”Oniki Ada” ismi ilk önce Yunanca’ya daha sonra birebir çevirilerek diğer batı dillerine girmiştir.

“Oniki Ada” denilen adalar grubunda, isminin çağrıştırdığı gibi 12 adet ada yoktur. Sadece büyük olanları sayarsanız 14 ada, büyüklü küçüklü hepsini sayarsanız 20′den fazla ada ve adacık vardır. Buradaki 12 sayısı adaların sayısı değil, “12 üyeli meclisle yönetilen adalar” anlamındadır.

Osmanlılarda ise; önceleri “Ege Adaları” denilmiş, sonra ise Cezayir-i Bahr-i Sefid (Akdeniz Adaları)” ve “Cezair-i isna aşer” denilmiştir. Daha sonra yönetim vilayeti olan Akdeniz Adaları, Sisam ve Sakız adası gibi Oniki Ada’nın dışında kalan adaları da içine almaktaydı.

Oniki Ada kelimesi, sadece on iki adayı hatırlatmasına rağmen; bu ad, güney Ege’de ada görünümündeki çok sayıda adalar grubunu işaret etmekte ve güney Ege kıyılarındaki irili ufaklı 20′den fazla adayı ifade etmektedir. Bunlara “Güney Sporat adaları”, “Güney Sporatlar” denilmektedir. Ayrıca her adanın ismi vardır.

Türkler bu adların bazılarını Türkçenin hançeresine uydurmuş, bazılarına ise Türkçe isimler vermişlerdir. Rodos ismi olduğu gibi kalmış; Kasos, Kaşot olmuş;Karpethos, Kerpe; Aliminya, Limoniye; Simi, Sömbeki; Tilos, İlyaki; Nisiros, İncirli; Mandraki, Yalı; Kos, İstanköy; Astropalya, Koçbaba; Kalimnos, Kilimli; Kharki, Herke olmuş; Patmos, Meis, Chalke, Lipos, Leros ise olduğu gibi söylenmiştir.

Avrupa kaynaklarında ise, söz konusu adalar grubu için “Güney Sporatlar Adaları” veya “Güney Sporatlar” ifadeleri kullanılmıştır.

“Oniki Ada” tabiri, Yunanlar tarafından, Balkan Savaşı öncesinde, adaların İtalyanlar tarafından işgalinden sonra kullanılmıştır.

4. GÜN

Kalkan, Xanthos Antik Kenti, Patara Plajı, Yüzme Molası, Fethiye Merkez

KALKAN

Kalkan, Antalya’nın batısında, Kaş’a bağlı turistik bir beldedir.

Günümüzden yaklaşık 3000 yıl önceki Likya Uygarlığı’nın yaşadığı ve sayısız kentler kurulmuş Antalya ile Fethiye arasındaki topraklarda bulunan Kalkan ve çevresinde bu döneme dair şehir kalıntısı veya yerleşim görülmemektedir. Kalkan bundan 150 – 200 sene önce yakınında bulunan Meis isimli Yunan adasından gelen tüccarlar tarafından kurulduğuna inanılır. Tarih boyunca güvenilir bir liman olması, Elmalı-Gömbe-Bezirgan yörelerinden gelen tarım ve orman ürünlerinin pazarlandığı ve yüklendiği bir liman olarak önemini korumuş, ama 1970′li yıllardan sonra Antalya karayolunun açılmasıyle deniz ticaretini zayıflayarak hemen hemen sonlanmısdır.

Uzun yıllar ulaşım zorluğunun da etkisiyle çevre ilçeler gibi canlılık kazanamamış ve kendini korumuştur. Son yıllarda özellikle İngiliz turistler tarafından keşfedilmiştir. İngilizler’in başı çektiği yoğun bir yabancı nüfusu bugün Kalkan’a yerleşmiş durumdadır. Bu hızlı gelişmeye rağmen, [Kalkan]‘ın sırtını yasladığı dağlara doğru yayılan kentin eski dokusunun bulunduğu bölüm korunabilmiştir.

Belde içindeki deniz taşlıktır ama 13 km uzaklıktaki Patara’daki plaj sığ denizi kumsalı ile bir alternatif oluşturur. Kalkan koyu mavi bayrak ödülü almaya hak kazanan temizlik ve güzelliktedir.

Beyaz duvarlı evleriyle meşhur Kalkan, 1920′li yıllara kadar Kalamaki adıyla anılan eski bir Rum balıkçı köyüdür. O zamandan geriye kalan köyün kilisesi bugün cami olarak kullanılmaktadır.

Kalkan koyunun açıklarında, üzerinde yerleşim olmayan Çata Adası bulunuyor.

 

 

 

 

 

5.GÜN

Kelebekler Vadisi Tam Gün Mavi Yolculuk Tekne Turu, Yüzme Molaları, Koylar, Adalar, Rum Köyü Kayaköy

KELEBEKLER VADİSİ

Kelebekler Vadisi, Muğla ili, Fethiye ilçesi Ölüdeniz belde sınırları içerisinde bulunan doğal bir hazinedir. Sahip olduğu endemik türler nedeniyle dünya mirası olarak korunması önerilmiş 100 dağdan biri olan Babadağ’ın eteklerinde bulunan Kelebekler Vadisi, 8 Şubat 1995′de 1. derecede doğal Sit ilan edilmiş ve her türlü yapılaşmaya kapatılmıştır. 350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili olan Vadi ismini, barındırdığı 80′den fazla kelebek türünden ve özelliklekaplan kelebeğinden almıştır. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten dökülen şelale, Vadi’nin ortasından geçen bir dere ile Akdeniz’e ulaşır.

Kelebekler Vadisi’nin özgün coğrafi yapısı, bitey ve direyi bilim çevrelerinin, özellikle botanikçilerin ve entomologlarıninceleme ve laboratuvar çalışmalarına konu olmakta; ulusal ve uluslararası çevre örgütlerinin ve ekolojik oluşumların dikkatini çekmektedir.

Kelebekler Vadisi’ne ulaşım Ölüdeniz’den kalkan teknelerle sağlanır. Faralya (Uzunyurt) köyünden bir patika Vadi’ye ulaşır; fakat ipli tırmanış rotaları ve değişken yüzeyi nedeniyle, bir rehber eşliğinde yapılmalıdır.

Kelebekler Vadisi’nde doğal yaşamı korumak ve bunun için gereken önlemleri alarak projeleri hayata geçirmek amacıyla bir tesis meydana getirilmiştir. Ziyaretçilere çadır ve ağaç evlerde konaklama imkânları sunan işletme günlük 500 konuk kapasitesine sahiptir ve Kelebekler Vadisi’nin 100 dönümlük arazisi üzerinde ekolojik tarım yapmanın yanı sıra; arıtma, deniz temizliği ve temiz enerji hususlarında projeler gerçekleştirmektedir.

6.GÜN:

Kekova Adası Tam Gün Mavi Yolculuk Tekne Turu, Yüzme Molaları, Batık Şehir, Simena, KAŞ

KAŞ

Kaş’ın etrafında adı bilinen Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi antik kentler yanında ismi bilinmeyen birçok harabe yeri vardır. Bunlar irili ufaklı antik yerleşimlerdir. Örneğin Tüse Köyü’nün yakınındaki alçak bir tepe üzerinde Tysse adında küçük bir yerleşme bulunur.
Kalkan ve Gelemiş Köyü’nde son yıllarda turizm, hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu nedenle turistik tesislerin sayısı hızla artmaktadır. Kaş özellikle dalgıç turizmi bakımında ülkemizin önde gelen merkezlerinden biridir.

Meis Adası’na en yakın noktayı oluşturan Kaş’ta tarihi eserleri ve doğa güzellikleriyle önemli turizm potansiyeli vardır. Bir dil gibi denize uzanan Çukurbağ Yarımadası üzerinde yakın zamanda yapılan oteller bulunur. Kaş’ın içinde Büyük Çakıl Plajı, Küçük Çakıl Plajı ve Akçagerme Plajı’nda denize girmek mümkündür. Ayrıca kayıkla Limanağzı plajı’na gidilebilir.

Kaş’ın etrafında yer alan 6 adet mağaradan Kaş’a 18 km. uzaklıktaki Mavi Mağara, Aşırlı Adası Deniz Mağarası, güvercinleri ile ünlü Güvercinlik Mağarası en ünlü olanlardır.

Kaş’ta artan turizm faaliyetleriyle birlikte, trekking, dağcılık, rafting gibi doğa sporları da gelişmektedir. Gömbe’deki Yeşilgöl ve Uçarsu Şelalesi turist çeken doğa alanlarındandır. Akdağ’ın dibinde bulunan 1220 rakımlı bir yayla kasabası olan Gömbe Kaş’tan 65 km uzaklıktadır. 3015 m. yüksekliğindeki Akdağ ise Batı Toroslar’da Kızlar Sivrisi’nden sonra en yüksek zirvesidir.[kaynak belirtilmeli]

Gömbe’de Komba antik kenti ve buradan 13 km. uzaklıkta Nisa antik kenti vardır. Ayrıca Kaş içinde Kandyba antik kenti vardır. Kaş’a 12 km uzaklıkta Phellos antik kenti bulunur.

7. GÜN 

Demre, Kaputaş Plajı, Noel Baba, Myra Antik Kenti, Dönüş Yolculuğu

Myra (Demre) her zaman Likya’nın en önemli şehirlerinden birisi olarak bilinir. En erken sikkeler MÖ 3. yüzyıl tarihlenir. Fakat şehrin en azından MÖ 5. yüzyıl da kurulduğu tahmin edilmektedir. Roma egemenliği döneminde Myra gelişmiş ve zenginleşmiş şehirliler sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır. Sen Pol Roma’ya gitmek için Andriake Limanından hareket etmeden evvel M.S. 6. yüzyıl da şehri ziyaret etmiştir. Bizans döneminde Myra önemli bir idari ve dini bir merkez olmuştur. Piskoposluk merkezi de olan Myra’da St. Nicholaus IV. yüzyıl başında Piskopos olarak görev yapmış; halka kendini sevdirmiş, inancı uğruna çok acılar çekmiştir. Myra o zamandan sonra hep haç yollu yapılan bir yer olmuştur. Bu bakımdan Demre Hıristiyan Dünyasının her bakımdan ilgisini çekmiştir. Her yıl 6 Aralık’ta Noel Baba etkinliklerini yapmak geleneksel hale gelmiştir. Myra gibi önemli bir şehirden kalabileceği beklenen kalıntıların birçoğunu bugün Demre’de göremiyoruz. Likya’nın en büyük tiyatrosundan kalanlar bugün ayaktadır ve bu aynı zamanda Likya’nın en iyi korunmuş tiyatrosudur. 29 oturma sırası ve 9-10 bin seyirci kapasiteli tiyatro tepeye yaslanmıştır. Bugün bile bazen festival ve oyunlar için kullanılmaktadır.

Myra metropoli muhtelif tip Likya mezarlarını önemli örneklerini ihtiva etmektedir. Tiyatro doğu ve batı metropoli diye ikiye ayrılmış ve Myra’nın arkasında yükselen kayalık, tepede kurulmuştur. Kayalar oyularak mezarlar kabartma ve yazılarla süslenmiştir. Başka önemli bir kalıntı St. Nicholaus kilisesidir. Kilise bugün 7 m. toprak seviyesinin altındadır. St. Nicholaus kemikleri kilise içindeki mermer bir mezarda bulunuyordu. Fakat bazı kemikler İtalyanlar tarafından çalınmış ve Bari’ye kaçırılmıştır. Bir Rus Prensi 1862 yılında Kiliseyi restore ettirmiş olup, St. Nicholaus Rusya’da çok kutsal sayılmaktadır. Ruslar bir kilise çanı ilave ederek kubbeyi bir ilaç tonozu ile değiştirmişlerdir. St.Nicholaus çocukları, gemicilerin ve ağır işlerde çalışan işçilerin koruyucu azizidir. Bilindiği üzere de bütün Dünya çocuklarının Noel Babasıdır.

İlk defa 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşan Demre; 6 Haziran 1968 yılında 4 köyün birleşmesiyle Belediyelik; 4 Temmuz 1987 günü Kale adıyla ilçe olmuştur. İlçe 2005 yılında Demre adını almıştır.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/fethiye-kas-kalkan-likya-turu/feed 0
Bodrum Kalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-kalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-kalesi#comments Thu, 26 Feb 2015 15:16:55 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2864 Bodrum Kalesi, Bodrum’un simgesi haline gelmiş ve bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan kale.

Bodrum kalesi iki liman arasında kayalık bir alan üzerinde kurulmuştur. Antik çağda önce ada olan bu alan sonraları kente bağlanarak yarımada durumuna gelmiştir.

1406-1523 yılları arasında inşa edilen St. Jean Şövalyeleri’nin kalesi, kare planlı, 180 x 185 m ölçülerindedir. İç kale içinde değişik ülke adları verilmiş kuleler bulunmaktadır. En yüksek kule deniz seviyesinden 47,50 m yükseklikte olan Fransız Kulesi’dir. Diğer kuleler İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesidir.

Kalenin doğu duvarı dışında kalan bölümleri çift beden duvarları olarak takviye edilmiştir. İç kaleye 7 kapı geçilerek ulaşılır. Kapılar üzerinde armalar bulunmaktadır. Armalar üzerinde haçlar, düz veya yatay bantlar, ejder ve aslan figürleri bulunmaktadır. İç kalede Sapelin alti dahil olmak üzere 14 sarnıç vardır. Kale korugani, çiftli duvarlar arası su hendeği, asma köprü, kontrol kulesi, II. Mahmut tuğrası kalenin göze çarpan yerlerindendir.

Bodrum Kalesi, 19. yüzyıl sonunda kalenin hapishane olarak kullanıldığı dönemde bir hamam yapısı ile Osmanlı niteliği kazanmıştır.

Kale bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze koleksiyonlarında bulunan eserler Türk hamamı, Amphora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca, 33.5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekanlarda da eser sergilenmektedir.

Müze, 1995 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi Yarışması’nda “Özel Övgü” ödülünü almıştır.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-kalesi/feed 0
Milas http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/milas http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/milas#comments Thu, 26 Feb 2015 15:00:17 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2860 Milas, Muğla ilinin 13 ilçesinden birisi. 2014 senesine kadar 13 mahallesi, 114 köyü ve 5 beldesi olan kent yeni çıkan büyük şehir yasası ile ilçe sınırları içerisindeki bütün yerleşim birimlerinin mahalle olmasıyla ilçe sınırları içerisinde toplam 132 mahalle sayısıyla ayrı bir konuma gelmiştir. 2012 yılında 55.348 ilçe merkezi 72.658 kırsal olmak üzere toplam 128.006 nüfusa sahipken 2014 yılında bütün belde ve köylerin mahalle olmasıyla ilçe nüfusu 129.128 oldu.

Karya Uygarlığı’na ve Menteşe Beyliği’ne başkentlik yapmış ilçe merkezi ve yanı başında yer alan, tarihin pek çok döneminde Milas’ın müstahkem kalesi işlevi görmüş Beçin başta olmak üzere ilçede tarihleri derin, köklü bir geçmişe uzanan pek çok yerleşim bulunmaktadır. Düzenli kent merkezi, antik kalıntıları, tarihî değeri bulunan eserleri ve evleri, canlı çarşısı, dünyaca ünlü Milas halıları ile turistik açıdan pek çok ilginç özelliği bulunan, ancak Bodrum’a giden yolcuların bazen kenarından geçerek gözden kaçırdığı bir yerdir. Günümüz Milas’ının yerleşiminin belkemiğini Yörük-Türkmenler oluşturmaktadır.  İlçe Bodrum güzergâhının üzerinde olduğu için hızla gelişip, göç almaktadır.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/milas/feed 0
Bodrum Marmaris Datça Dalyan Gökova Turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-marmaris-datca-dalyan-gokova-turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-marmaris-datca-dalyan-gokova-turu#comments Thu, 26 Feb 2015 12:40:12 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2497 1.GÜN:
22:00 Kızılay Atatürk Bulvarı No :81 Önünden hareket ediyoruz.belirlene diğer duraklardan misafirlerimizi alarak 1 haftalık kültür ve deniz turumuza başlamış bulunuyoruz.gece yolculuğumuzun ilk saatlerinde rehberimiz bölge hakkında ve tur seyriyle ilgili genel bir bilgi veriyor… bölgeye özgü türküler eşliğince yolculuğumuz devam ediyor…

2. GÜN:

Uzun yolculuğun sonunda sabah saatlerinde Milas’a varıyoruz.Milas’ta sabah kahvalımızı alıyoruz ve kısa bir gezi yapıyoruz. Gümüşkesen Anıtı, Euromos ve Zeus Tapınağı’nın görülmesi.

MİLAS 

Milas, Muğla ilinin 13 ilçesinden birisi. 2014 senesine kadar 13 mahallesi, 114 köyü ve 5 beldesi olan kent yeni çıkan büyük şehir yasası ile ilçe sınırları içerisindeki bütün yerleşim birimlerinin mahalle olmasıyla ilçe sınırları içerisinde toplam 132 mahalle sayısıyla ayrı bir konuma gelmiştir. 2012 yılında 55.348 ilçe merkezi 72.658 kırsal olmak üzere toplam 128.006 nüfusa sahipken 2014 yılında bütün belde ve köylerin mahalle olmasıyla ilçe nüfusu 129.128 oldu.

Karya Uygarlığı’na ve Menteşe Beyliği’ne başkentlik yapmış ilçe merkezi ve yanı başında yer alan, tarihin pek çok döneminde Milas’ın müstahkem kalesi işlevi görmüş Beçin başta olmak üzere ilçede tarihleri derin, köklü bir geçmişe uzanan pek çok yerleşim bulunmaktadır. Düzenli kent merkezi, antik kalıntıları, tarihî değeri bulunan eserleri ve evleri, canlı çarşısı, dünyaca ünlü Milas halıları ile turistik açıdan pek çok ilginç özelliği bulunan, ancak Bodrum’a giden yolcuların bazen kenarından geçerek gözden kaçırdığı bir yerdir. Günümüz Milas’ının yerleşiminin belkemiğini Yörük-Türkmenler oluşturmaktadır.İlçe Bodrum güzergâhının üzerinde olduğu için hızla gelişip, göç almaktadır.

GÜMÜŞKESEN ANITI

 

ZEUS TAPINAĞI

Bodrum`da Myndos Kapısı ve Anfi Tiyatro’nun gezilmesi… Gümbet yel değirmenlerinde fotoğraf çekme imkanı… Yüzmek için serbest zaman… 

Bodrum, Muğla ili’nin 13 ilçesinden birisi ve ilçenin yönetim merkezi olan şehir.İlçe günümüzde önemli bir turizm merkezi olması ile anılmaktadır ki bunda Bodrum’un kendine has bazı özellikleri olması etkilidir. Bodrum sadece Türkiye’de değil dünyada da turizm açısından bilinen bir ilçedir.

Dünyanın Yedi Harikasından Mausoleum Halikarnassos şehrinde inşa edilmiştir. Depremler ve istilaların etkisiyle zamanla yıkılan mozolenin mermerden taşları Bodrum Kalesinin yapımında kullanılmıştır. Kaleyi 15. yüzyılda Hristiyan Şövalyeler inşa etmiştir. İnşaat 100 yıllık bir sürede tamamlanmıştır. Papa kalenin bitmesi için kalenin yapımında çalışanlara endülijans kağıtları dağıtmıştır. Bodrum şehri Anadolu toprakları üzerinde en son ele geçirilen hristiyan toprağıdır. Şehir II. Mehmed zamanında kuşatıldıysa da ancak I. Süleyman’ın Rodos Seferi sırasında ele geçirilebilmiştir. Bodrum Kalesi bugün Dünyanın en büyük 2. Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir. Doğu Akdeniz’de ayakta kalan en sağlam kaledir. Bodrum şehri ise pek çok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.

3.GÜN:

Sabah kahvaltımızın ardından alacağımız Bodrum Kalesi ve Sualtı Müzesi gezisi… Ücrete dâhil tam gün yemekli tekne turunda Akvaryum Koyu, Karaada Termal Suyu, Meteor Çukuru, Poyraz Limanı, Tavşan burnu, Bağla, Deve Plajı, Orak Adası yüzme molalı gezilerini yapıyoruz.

BODRUM KALESİ

Bodrum Kalesi, Bodrum’un simgesi haline gelmiş ve bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan kale.

Bodrum kalesi iki liman arasında kayalık bir alan üzerinde kurulmuştur. Antik çağda önce ada olan bu alan sonraları kente bağlanarak yarımada durumuna gelmiştir.

1406-1523 yılları arasında inşa edilen St. Jean Şövalyeleri’nin kalesi, kare planlı, 180 x 185 m ölçülerindedir. İç kale içinde değişik ülke adları verilmiş kuleler bulunmaktadır. En yüksek kule deniz seviyesinden 47,50 m yükseklikte olan Fransız Kulesi’dir. Diğer kuleler İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, Yılanlı Kule ve İngiliz Kulesidir.

Kalenin doğu duvarı dışında kalan bölümleri çift beden duvarları olarak takviye edilmiştir. İç kaleye 7 kapı geçilerek ulaşılır. Kapılar üzerinde armalar bulunmaktadır. Armalar üzerinde haçlar, düz veya yatay bantlar, ejder ve aslan figürleri bulunmaktadır. İç kalede Sapelin alti dahil olmak üzere 14 sarnıç vardır. Kale korugani, çiftli duvarlar arası su hendeği, asma köprü, kontrol kulesi, II. Mahmut tuğrası kalenin göze çarpan yerlerindendir.

Bodrum Kalesi, 19. yüzyıl sonunda kalenin hapishane olarak kullanıldığı dönemde bir hamam yapısı ile Osmanlı niteliği kazanmıştır.

Kale bugün Sualtı Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müze koleksiyonlarında bulunan eserler Türk hamamı, Amphora sergilemesi, Doğu Roma Gemisi, Cam Salonu, Cam Batığı, Sikke ve Mücevherat Salonu, Karyalı Prenses Salonu, İngiliz Kulesi, İşkence ve Katliam Odaları ve Alman Kulesi’nde sergilenmektedir. Ayrıca, 33.5 dönüm genişliğindeki bir arazi üzerine kurulmuş olan kalede açık mekanlarda da eser sergilenmektedir.

Müze, 1995 yılında Avrupa’da Yılın Müzesi Yarışması’nda “Özel Övgü” ödülünü almıştır.

AKVARYUM KOYU

 

4.GÜN:

Sabah kahvaltımızın ardından Sualtı flora ve faunası bakımından Türkiye’nin en zengin çayı olan Azmak Çayın’da ücrete dahil Tekne turu… Hemen sonrasında ücrete dâhil tam gün yemekli Gökova tekne turunda Gelibolu Adası, Yeşil Deniz, Zeytinli Koy, İncekum, Lacivert Koy yüzme molaları sonrasında ve Sedir Adası’nın görülmesi sonrasında mimarlık ödülüne sahip Akyaka’ya dönüş.

AZMAK ÇAYI

 

GÖKOVA

Gökova Muğla ilinin Ula ilçesine bağlı beldedir. Gökova bölgesinde bilinen tarih MÖ 2600 yıllarına kadar dayanır. Gökova’nın şu anki bulunduğu yörede Karya Uygarlığı’na ait İdima adında bir kent kurulmuştur.

 

5.GÜN:

Sabah kahvaltımızın ardından Datça’ya hareket. Eski Datça sokaklarında yürüyüş ve çay keyfi… Can Yücel Evi’nin dışarıdan görülmesi…Efsanelere konu olmuş Orhaniye Kızıkumu plajında yüzmek için serbest zaman. Turgut Köyü Şelalesi`ne hareket. Buz gibi sularda serinleme imkanı… Hisar önü üzerinden Otelimize hareket… Akşam yemeği sonrasında marmaris gece eğlencesi..

CAN YÜCEL EVİ

Can Yücel (21 Ağustos 1926 İstanbul – 12 Ağustos 1999 ), modern Türk şair. Kullandığı kaba ama samimi dil vebariton sesi ile okuduğu Türk şiirinde farklı bir tarz yaratmıştır. Tek parti döneminin 7 yıl süre ile Millî Eğitim Bakanlığını yapan Hasan Ali Yücel’in oğludur.

 

DATÇA

Datça, Muğla ili’nin 13 ilçesinden birisi ve ilçenin yönetim merkezi olan şehir.Datça Yarımadası, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiş olması dolayısıyla bozulmamış doğası, 235 kilometrelik sahil şeridi ve 52 koyu, zengin flora ve faunası, Knidos antik kenti ile gelecekte bölgenin en önemli turizm merkezlerinden birisi olmaya adaydır. Datça’nın birçok mavi bayraklı plajı bulunmaktadır, bunlar Aktur Tatil Sitesi Plajı, Aktur Kamping Plajı, Karaincir Plajı, Hastanealtı Plajı, Periliköşk Plajı, Billurkent Plajı olarak sıralanabilir. Çevre turizmi açısından geniş olanaklar mevcut olup, Bodrum ve Fethiye arasında yoğunlaşan Türkiye yat turizminin odaklandığı bir yer olarak önem taşır. Öte yandan yörelerimizde tatillerini geçiren yerli ve yabancı turistler için trekking, sörf, yelken gibi doğa ve su sporlarının yapılabileceği ideal ortamlara sahiptir. Sürekli esen rüzgarı ile nemin hissedilmediği tatil imkânını sağlaması ve bol oksijeni dolayısıyla sağlık turizmi için de ideal bir yerdir.

6.GÜN:

Sabah kahvaltımızın ardından  tam gün yemekli tekne turunda Dalyan Kaunos kral kaya mezarları,  caretta carettaların Akdeniz deki en önemli üreme yeri olan İztuzu Plajının görülmesi ve burada yüzme molası ardından kral kaya mezarları ve sazlıkların gezilmesi, rıza çavuş çamur banyosu, kükürtlü sulara uğradıktan sonra Köyceğiz Gölü`nün görülmesi. 

Sini kaplumbağası (Caretta caretta), denizlerde yaşar. Yumurtlamak haricinde karaya hiç çıkmaz. Sırt tarafı kırmızımsı kahverengi alt tarafı ise beyazımsı açık sarı renklidir. Bacakları yüzmeye yarayacak biçimde kürek biçimi almıştır ve dış kenarlarında en fazla 2 tırnak bulunur. Oksijeni havadan almasına rağmen uzun süre su altında kalabilir. Yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömerler. Bir defasında 100 yumurta bırakabilir (162′ye kadar tespit edilmiştir). Yavrular 2 aylık kuluçka döneminden sonra gece vakti yumurtadan çıkarak denize giderler.

sahillerine yayılmıştır. En önemli yumurtlama bölgesi Adananın Yumurtalık ilçesi ve Belek, Anamur, Köyceğiz, Dalyan sahilidir. Belek kıyıları, Caretta caretta’ların Akdeniz’deki ikinci (Yunanistan’ın Zakintos adasının ardından) ve Türkiye’nin en büyük yumurtlama alanıdır. 2006 yılı içinde Belek’te ise 1000 civarında, Anamur’da 2007 yılında 1040 adet yuva tespit edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Kabuk boyları 1 metre kadar büyüyebilir. Balıklar, kabuklular ve su canlıları (özellikle deniz anaları) ile beslenir.

Yaklaşık 106 milyon yıldır yeryüzünde olduklarını düşünülmektedir. İnsanoğlunun yerleşme ve çoğalma kapasitesi yüzünden bugün sayıları giderek azalmaktadır. Nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için koruma altındadır.

İztuzu Plajı 

iztuzu plajı, Muğla ilinin Ortaca ilçesine bağlı olan Dalyan beldesi yakınlarında bulunan 4,5 km uzunluğa sahip bir Akdenizplajıdır. Plaj, deniz suyu ile tatlı su arasında bulunan ender plajlardan biridir. Plaja, Caretta caretta‘ların yumurtalarını bırakmasından dolayı “Kaplumbağa Plajı (Turtle Beach)” da denilmektedir. Plajda denize girenlerin yumurtalara zarar verememesi için yumurtaların olduğu bölgeler düzenli olarak işaretlenmektedir. 1988 yılında alınan karara göre plaj, kaplumbağaların rahatsız olmaması için saat 20:00-08:00 arası kapalıdır ve çevresinde gürültü çıkarmak veya ışık yakmak yasaktır. Ayrıca plajda yaralı kaplumbağalarının tedavilerinin yapıldığı bir tedavi merkezi de bulunmaktadır.

7.GÜN:

Sabah kahvaltımızın ardından Marmaris Limanı ve kale gezisi sonrasında Sakar geçidinde Akyaka`nın muhteşem manzarasına nazır çay keyfi… Saburhane’de eski Muğla evlerini göreceğimiz tarihi sokaklarda yürüyüş… Ankara’ya hareket… Gerekli molalar ve araç içi ikramlarıyla Ankara’ya varış.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/bodrum-marmaris-datca-dalyan-gokova-turu/feed 0
Kapadokya Balon Turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/kapadokya-balon-turu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/kapadokya-balon-turu#comments Thu, 26 Feb 2015 12:33:34 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2850

Balon turları turistik bölgelerde rüzgar ve hava şartları el verildiğinde yapılan bir aktivitedir. Yükseklik korkusu olmayan macera severler için uygundur.

Turistik yörelerde kullanılan, içine doldurulan sıvı haldeki propan gazının ısıtılmasıyla havalanan gezi aracına hava balonu denir. Bu balonlar, ülkemizde en çok Kapadokya bölgesinde kullanılmaktadır.

Bu yörenin simgesi haline gelen hava araçları, Kapadokya balon turu adı altında turistik faaliyet gösterirler. Tamamen gezi ve turistik amaçlı kullanılan balonlar, kısa mesafelerde ve rüzgarsız havalarda çok güzel bir gezi aracıdır. Türkiye’de balon sürüşü için Türk Hava Kurumu’nun Ankara merkezinde kurs verilmektedir.

Kapadokya’yı Balondan İzlemek

Kapadokya’da onlarca şirket, bu doğal yeryüzü güzelliğini havadan izlemek için balon turları gerçekleştirir. Kumanda ile yönlendirilen bu balonlarla, yerden 1 km yüksekliğe kadar çıkabilir, bu doğa harikasını kuş bakışı seyredebilirsiniz.

2012 yılı verilerine göre yörede yıl boyunca 900 bin turist balon yolculuğu yapmış.

Nasıl Hareket Eder?

Peki balon turları nasıl yapılır? Nasıl bir uygulama izlenir? Biraz da bu sorulara cevap verelim.

Bir balonun hareket etmesi için, rüzgar hızının 10 km’yi geçmemesi gerekmektedir. Balonun içinde bulunan 2 ya da 3 ocaktan çıkan ısı 120 derecenin altında olmalıdır. Seyir yüksekliği ortalama 500 – 600 metredir. Ancak isteniyorsa 1000 metre yüksekliğe kadar çıkılabilir.

Sıcak hava balonu 3 ana kısımdan oluşur. Yolcuların durduğu hasır sepet, ateşlemenin kaynağı ateşleme sistemi ve sepeti taşıyan balon kubbesidir.

Kapadokya’da balon turları, geniş bir alanda, çevre güvenliği sağlandıktan sonra hareket eder. Rüzgarlı havalarda bu aktivite yapılmaz. Özellikle güneşin doğma esnasında ve sabahın ilk saatlerinde yapılması uygundur.

Balona Binme Kuralları Nelerdir?

Balon turuna çıkmadan önce çeşitli önlemler almalısınız. Kolay bir aktivite olarak görülse de dikkat etmediğiniz konular istenmeyen durumlara yol açabilir.

  • Balonların küçük ya da büyük olmasına göre 2 kişi ile 36 kişi arasında kapasitesi vardır.
  • 6 yaşından büyük ve en az 1.40 cm olan herkes binebilir.
  • Kalkışı için havanın rüzgarsız olması yeterlidir.
  • Fiziksel engeli olmayan herkes balona binebilir.
  • 1 saat boyunca yardıma ihtiyaç duymadan ayakta kalabilecek olanların binmesi uygun olur.
  • 110 kilonun üzerinde olanların uçması uygun değildir.
  • Hamileler güvenlik açısından uçuş yapamıyorlar.
  • Yakın zamanda ameliyat geçirmiş olanlar ya da önemli bir rahatsızlığı olanlar uçuşlara katılmamalıdır.
  • Tekerlekli sandalye kullananlar güvenlik açısından maalesef balona binemiyorlar.
  • Yolculuğa çıkmak için soğuk havalar daha uygundur.
  • Rahat edilecek kıyafetler giyilmelidir. Sonbahar ve ilkbaharda serin bir hava yaşandığı için kalın giysiler kullanmakta yarar var.
  • Fotoğraf makinası ya da video kamera almak bir problem yaratmaz.

Balon Turunda Neler Yapılır?

Çok değişik ve insanın her zaman karşılaşamayacağı bir atmosfer olduğu için, genellikle özel kutlamalar, evlilik teklifi, gökyüzünde şampanya patlatma, pasta kesme gibi organizasyonlar, Kapadokya balon turları esnasında yapılan etkinliklerden bazılarıdır. Ayrıca Peri Bacaları’na tepeden bakılır, kiliseler ve camiler daha güzel görünür, fotoğraflar çekilir ve yörenin güzelliğine tekrar şahit olunur.

Kapadokya Turları İçin Tıklayın.

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/kapadokya-balon-turu/feed 0
Samandere Şelalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/samandere-selalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/samandere-selalesi#comments Wed, 25 Feb 2015 16:14:59 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2847 Samandere Şelalesi, Düzce’nin güneydoğusunda, Beyköy beldesi Samandere Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Beyköy beldesine 15km. Düzce’ye 24 km. TEM Otoyoluna 20km. D-100 Karayoluna 26km.uzaklıktadır. Şelalenin kapladığı alan 10 Ha olup, akan sular Uğur Deresi ile birleşerek Efteni Gölü’ne ulaşmakta, buradan da Büyük Melen suyu ile birleşerek Akçakoca sınırları içerisinden Karadeniz’e dökülmektedir.

Çavlan, çağlayan ve cadı kazanı gibi ilginç jeolojik özellikler ve yer yer anıt ağaçların da var olduğu zengin ve bakir bitki örtüsüne sahiptir. Samandere Şelalesi Türkiye’nin tescil edilen ilk tabiat anıtıdır. Bulunduğu köye adını veren, tabiat olaylarının meydana getirdiği özellikler ile oluşan Samandere Şelalesi, doğal oluşum özellikleri ile Milli Parklar Kanunu gereğince ve Orman Bakanlığınca “Tabiat Anıtı” olarak tescil edilmiştir. Ayrıca buradaki 500m. Yükseklikteki ağaçlar ve iki küçük şelale ile Cadı Kazanı denilen bölümde tescillidir.

Samandere Şelalesinde, ağaçların arasından şiddetle akan sular, beyaz köpükler halinde dökülerek cadı kazanı içinde derin kayalıkların arasında adeta kaynamaktadır. Şelalenin arkasındaki kayanın içinde, doğal olarak oluşan mağara ile bir ara kaybolan sular biraz ilerden tekrar ortaya çıkarak akışını sürdürmektedir.

Tabiat Anıtı olarak ilen edilen Samandere Şelalesi, koruma altına alınmış doğal bir varlığımızdır. Zengin bitki örtüsünün su sesi ile bütünleştiği şelalede, mesire ve piknik alanları, doğa yürüyüş parkurları, kamp alanları, orman içi dinlenme yerleriyle muhteşem bir doğa güzelliğine sahiptir.

Düzce Turu İçin Tıklayın

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/samandere-selalesi/feed 0
Güzeldere Şelalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/guzeldere-selalesi http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/guzeldere-selalesi#comments Wed, 25 Feb 2015 16:07:59 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2843 Güzeldere Şelalesi, Düzce’nin Gölyaka ilçesi sınırlarında Düzce’ye 18, Gölyaka’ya 11 km mesafedeki Gölyaka-Güzeldere Köyü’ndedir ve rakımı 600 metredir. Güzeldere Köyü’nden geçen Bıçkı Deresi üzerinde bulunan Şelale 130 metre yükseklikten dökülen suyun doğal coşkusunu dev Kayın ve Gürgen ağaçlarıyla bütünleştirerek muazzam bir görüntü arz etmektedir.

Şelale, düzenlenen üç ayrı patika ve merdivenler sistemiyle gezilebiliyor. Kışın beyaz yorganını örten, ilkbaharda ise Ormangülleriyle canlanan Güzeldere’nin en görkemli zamanı ilkbahar ve güz mevsimi. İlkbaharın ve sonbaharın renk cümbüşüne dönüşen tonları bir tabloya benzetiyor bu nadide tabiat köşesini.

Güzeldere Şelalesi, doğal peyzaj bitki örtüsü, Piknik alanları, düzenlenmiş orman içi dinlenme yerleri ve yürüyüş parkurları ile bölgenin önemli doğal değerlerindendir. Orman Bakanlığı Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak tescil edilmiştir. Bölge trekking, kampçılık, at binme, bisiklet binme, foto-safari aktiviteleri için oldukça uygundur.

Elmacık Dağı (1700 m)’na uzanan bu şelale ve çevresi orman yapısı ile de dikkat çekmektedir. Şelalenin bulunduğu alanda, Kayın, Gürgen, Köknar, Porsuk, Sarıçam, Karaçam, Kestane, Ihlamur, Akçaağaç, Dişbudak, Ceviz, Orman Kavağı, Orman Söğüdü, Orman Gülü, Kara Yemiş, Papaz Külahı ağaçları; Böğürtlen, Üvez, Alıç, Taflan, Kantaron Otu, Kardelen, Arap Sümbülü, Siklamen, Menekşe,Düğün, Eğrelti, Fiğ, Burçak gibi bitkiler de görülmektedir.

Ulaşım: İstanbul tarafından gidenler; TEM otoyolunda Hendek çıkışından sonra Düzce İli sınırları içerisinde Gümüşova-Gölyaka TEM Otoyolundan ayrılın. Ankara tarafından gelenler için; Düzce İli sınırları içerisinde Kaynaşlı çıkışından sonra Gümüşova-Gölyaka çıkışından sonra TEM Otoyolundan ayrılın. Gölyaka tabelasını takip ederek Gölyaka’ya ulaşın. Gölyaka`nın içinden güney istikametine gidilir ve Açma Köyü sapağından doğu istikametine doğru Hacı Yakup Köyünde güneye doğru sapılarak  “Güzeldere” tabelaları takip edilir. Güzeldere Tabiat Parkı Düzce’den 18, Gölyaka’dan ise 11. km. uzaklıktadır.

Düzce Turu İçin Tıklayın

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/guzeldere-selalesi/feed 0
Efteni Gölü http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/efteni-golu http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/efteni-golu#comments Wed, 25 Feb 2015 15:57:22 +0000 http://www.vesturizm.com.tr/blog/?p=2838 Efteni Gölü ve çevresinde en önemli fauna elemanlarını su kuşları oluşturmaktadır. Efteni Gölü 35’i kalıcı olmak üzere 150 tür kuşa ev sahipliği yapmaktadır. Kuzeybatı-güney rotasındaki ( Trakya-Boğaziçi-İç Anadolu) göç yolu üzerinde bulunan alan Türkiye’de ender görülen ya da nesli tükenmekte olan kuş türlerini barındırmaktadır. Kuşların göç yolları üzerinde önemli bir konaklama ve beslenme sahası olan Efteni Gölü, özellikle kışları Avrupa’da yaşayan ancak daha güneye inemeyen bazı göçmen kuşların kışlama ve bazı kuş türlerinin kuluçka alanıdır. Bu nedenle göç mevsiminde değişik türden çok sayıda kuş gözlenebilmektedir. Efteni Gölü koruma alanında bulunan diğer kuş türleri ise; nesli tükenme tehlikesi altında olan Kuğu, Turna, Mezgeldek, Toy, Sibirya Kazı, Küçükkarabatak, Bozördek, Çıkrıkçın, Kaşıkçın, potansiyel tehdit altında olanlar, Yeşilbaş, Fiyu, Bekri, Kılkuyruk,Mazar, Pasbaş, Elmabaş’dır.

Çevrede kuş türlerinin izlenebilmesi için 1 adet seyir terası bulunmaktadır. Leylekler, yaban ördekleri, tepeli beyaz balıkçıllar, angıt, sakarmeke, kuğular, gölün gediklilerinden olup kolay görünenler arasında yer almaktadırlar.

1992 yılında Orman Bakanlığı Milli Parklar Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından, av ve yaban hayvanlarının muhafazası, göçmen türlerinin göç yollarının güvence altına alınması, yaşama ortamlarının korunması, geliştirilmesi, iyileştirici tedbirlerin alınması, barınma, beslenme ve uygun yaşama koşullarının sağlanması amacı ile koruma statüsüne alınmış ve avlanma yasaklanmıştır.

Av yasağı dışında olta balıkçılığı yapılabilen Efteni Gölü’nde, Karabalık, Sazan, Turna, Tahta Balığı, Kızılkanat, Karakanat, Dikenlibalık, Kadıncık, Yılanbalığı, Akbalık, ve Tatlısu hamsisi yaşamaktadır.

Efteni Gölü kuş türlerinin yanı sıra bünyesinde ender bitki türleri barındırmaktadır. Nilüfer, süsen, düğün çiçekleri, kamış, nane, su mercimeği bitkilerinin yanı sıra; söğüt, dişbudak, kızılağaç, çınar gibi sucul karakterli ağaçlar da göze ilk çarpan bitkilerdendir.

Efteni Gölü trekking, olta balıkçılığı, bitki ve kuş gözlemciliği ve foto safari aktiviteleri için oldukça uygundur.

Düzce Efteni Gölü Turu İçin Tıklayın

]]>
http://www.vesturizm.com.tr/blog/2015/02/efteni-golu/feed 0